top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAta Karazincir

BANKACILIK SUÇLARI

Güncelleme tarihi: 29 Mar 2021

GİRİŞ

Bu çalışmanın konusu 5411 sayılı Bankalar Kanunun 14.kısım,ikinci bölümünde bankacılık suçları adı altında düzenlenen suçlardır.Bankacılık Kanunu idari ve adli suç olarak iki tür suç düzenlemiştir.İdari suçun yaptırımı kurul kararıyla ve kuruluş birlikleri tarafından verilen idari para cezası,adli suçun yaptırımı mahkemelerce verilen hapis ve/veya adli para cezasıdır.Bizim çalışmamızın konusunu kanunda adli suç olarak tanımlanan suç türleri ve unsurları oluşturacaktır.


Bankacılık suçlarında;fail,mağdur,suçun konusu,ceza miktarı,soruşturma usulü gibi yönlerden sınıflandırılmıştır.[1]


Bankacılık suçları kanunda 11 madde olarak düzenlemiştir.Bu suçlar;izinsiz faaliyette bulunmak(Madde 150),düzeltici,iyileştirici ve kısıtlayıcı önlemleri almamak(madde 152),yetkili merciler ile denetim görevlilerince istenen bilgi ve belgeleri vermemek ve görevlerini yapmalarını engellemek(Madde 153),belgelerin saklanması yükümlülüğüne aykırı davranmak(Madde 154),gerçeğe aykırı beyanda bulunmak(Madde 155)işlemlerin kayıt dışı bırakılması ve gerçeğe aykırı muhasebeleştirme(Madde 156)sistemi engelleme,bozma,verileri yok etme veya değiştirme(Madde 157)itibarın zedelenmesi(Madde 158),sırların açıklanması(Madde 159) ve zimmet(Madde 160) olarak sıralanmıştır.


Bankacılık Kanunda ceza hukuku genel hükümlere de yer verildiği gibi Bankacılık Kanunu T.C.K.’dan sonra yürürlüğe girmiş olması ve T.C.K.’nın 5.maddesinde düzenlenen ‘Özel Kanunlarla ilişki’ başlıklı maddesi gereğince Bankacılık Kanununda yer almayan ve özel düzenleme yapılmamış konularda T.C.K.’nın genel hükümlerinin uygulanacağı sonucuna varabiliriz.



1-İZİNSİZ FAALİYETTE BULUNMA SUÇU (MADDE 150)


Tüzel kişilerin kişilik kazanmaları ve işlevde bulunmaları hukukta değişik sistemlere bağlanmıştır.Bu konuda serbest kuruluş sistemi,izin sistemi ve tescil sistemi olmak üzere çeşitli sistemler benimsenmektedir.Hukuk sistemimiz tüzel kişiler için belirli şartların gerçekleşmesi durumunda sicile tescil yapılma yolu olan tescil sistemini tercih etmiştir.


Ancak bankalar da tüzel kişi olmasına rağmen bankaların ekonomik,mali ve diğer politik önemleri gereğince hukuk sistemimizin istisnası olarak izin sistemi ile kurulmaktadır.


Bankalar için izin sisteminin öngörülmüş olması yine diğer tüzel kişilikler gibi sadece kuruluş ve kişilik kazanma aşamasında bulunmamaktadır.Bankacılık Kanunu 6.maddede kuruluş iznine ilişkin hükümler bulunsa da 10.maddede faaliyet iznine,14.maddede sınır ötesi faaliyetlere,16.maddede ana sözleşme değişiklikleri,17.maddede sermaye artırımları,18.maddede pay edinimi ve devirleri,19.maddede Birleşme,bölünme ve hisse değişimi,20.maddede iradi tasfiye,26.maddede çalışma ve imza yetkisi yasağı gibi çeşitli konular izne bağlanmıştır.


Bankacılık Kanunu 18 ve 26.maddeleri için getirilen izin yükümlülüğüne uymamak adli suç olarak değil Kanunun Ondördüncü kısım birinci bölümde yer alan idari suç kapsamında değerlendirilmiştir.


Adli anlamdaki suçun oluşabilmesi için ise izin kuralına aykırılık yanında banka gibi faaliyet göstermek,mevduat kabul etmek,katılım fonu toplamak veya ticaret unvanlarında,her türlü belge,ilan ve reklamlarında veya kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda banka adını yada banka gibi faaliyet gösterdikleri ya da banka gibi mevduat veya katılım fonu topladıkları izlenimi uyandıracak söz ve deyimleri kullanmak eylemlerinin varlığı da öngörülmüştür.


Nitekim Kanunun gerekçesinde izinsiz faaliyette bulunma suçunu düzenleyen maddede iki ayrı suç öngörüldüğü kabul edilmiştir.Bunlardan birincisi ‘izinsiz bankacılık yapma suçu’ ikincisi ‘izinsiz bankacılık yaptığını duyurmak’ suçudur.


Kanun metnini incelediğimizde görüldüğü üzere birinci fıkrada :“Bu Kanuna göre alınması gereken izinleri almaksızın banka gibi faaliyet gösteren ya da mevduat kabul eden yahut katılım fonu toplayan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin görevlileri üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile” cezalandırılacağını öngörülmüştür.Suçun bir işyeri bünyesinde işlenmesi halinde ise :” bu işyerlerinin bir aydan bir yıla kadar, tekerrür halinde ise sürekli olarak kapatılmasına karar verilebileceği” şeklinde düzenleme yapılmıştır.Birinci fıkra görüldüğü gibi izinsiz bankacılık yapma suçunu düzenlemiş ve devamında suçun işyeri bünyesinde işlenmesi durumunda iş yerinin de kapatılması müeyyidesine çarptırılabileceği kararlaştırılmıştır.


Kanunun ikinci fıkrasında ise:” Bu Kanuna göre alınması gereken izinleri almaksızın ticaret unvanlarında, her türlü belge, ilan ve reklamlarında veya kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda banka adını ya da banka gibi faaliyet gösterdikleri ya da banka gibi mevduat veya katılım fonu topladıkları izlenimini uyandıracak söz ve deyimleri kullanan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin görevlileri, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile” cezalandırılacağı kararlaştırılmıştır.İşyerleri ile ilgili olarak da:”, bu işyerlerinin bir aydan bir yıla kadar, tekerrür halinde ise sürekli olarak kapatılmasına karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.Bu fıkrada görüldüğü gibi kanun ‘izinsiz bankacılık yaptığını duyurmak’ fiili de suç olarak düzenlemiştir.


2-MEVDUAT VE KATILIM FONU SAHİPLERİNİN HAKLARINI ENGELLEMEK(MADDE 61 VE 151)


Tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması Bankacılık Kanunun genel amaçlarından biridir.Bu husus göz önüne alındığında mevduat ve katılım fonu sahiplerinin haklarını engellemek suçunun da bu amaca hizmet ettiği aşikardır.[2]


Mevduat;yazılı ya da sözlü olarak veya herhangi bir şekilde halka duyurulmak suretiyle ivazsız veya bir ivaz karşılığında,istendiğinde yada belli bir vadede geri ödenmek üzere kabul edilen para anlamına gelir. [3]


Katılım fonu;katılım bankaları nezdinde açtırılan gerçek ve tüzel kişilere ait özel cari hesap ve katılma hesaplarında yer alan parayı ifade eder.[4]


Maddenin amacı ve maddede geçen tanımları verdikten sonra;bankacılık sisteminde vadeli mevduatta,vadeden önce para çekilmesinin talep edilmesi halinde ödeme yapıp yapmamak bankanın takdirindedir.Bunun dışındaki hallerde banka parasını talep eden kişiye ödeme yapmak zorundadır.Aksi takdirde bu maddedeki suç oluşacaktır.


Zira Bankacılık kanunu 151.maddede:” 61 inci maddesi hükmüne aykırı davrananlar altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenleme yapılmıştır.Bankacılık Kanunu 61.maddesinde ise:” 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun rehinlere ve hapis hakkına, 818 sayılı Borçlar Kanununun alacağın devir ve temlikine, takasa dair hükümleri ile diğer kanunların verdiği yetkiler ve koyduğu yükümlülükler saklı kalmak şartıyla mevduat ve katılım fonu sahiplerine ödenmesi gereken tutarları geri alma hakları hiçbir suretle sınırlandırılamaz.” şeklinde düzenleme yapılarak mevduat ve katılım fonu sahiplerinin haklarının sınırlandırılması hususunu aynı zamanda suç olarak tanımlamıştır.


Ancak likidite sıkıntısının genelleştiği ve bu durumun bankanın bankacılık yapma ve mevduat kabul etme yetkisinin kaldırılmasına sebep olduğu hallerde,mevduatın geri alınmasının ”kasıtlı olarak engellenmesinden’ bahsedilemeyeceği için suçun oluşmayacağını kabul eden görüşler de bulunmaktadır.[5]


3-DÜZELTİCİ,İYİLEŞTİRİCİ VE KISITLAYICI ÖNLEMLERİ ALMAMAK(MADDE 67,68,69,70 VE 152)


Bankacılık sektöründeki krizlerin kamuya yüklediği zararın büyüklüğü devleti zarar doğmadan önlemeye itmiş,bunun için de gözetim ve denetim ile bunun sonucunda alınacak önemlerin arttırılması yoluna gidilmiştir.Bunun dışında bir bankada yaşanan sorunun bankacılık sisteminin genelinin istikrarını tehdit edebilmesi ve genel ekonominin sağlamlığının korunması ile halktan toplanan tasarruf mevduatının devlet tarafından güvence altına alınması devletin bankacılık sektörüne müdahale etmesinin temel nedenleri arasında yer almaktadır.


Bankaların temel işlevi fon fazlası olan kesimlerin bu fonlarını fon’a ihtiyacı olan kesimlere aktarmak olduğu düşünüldüğünde bankalar tamamen güven ve itibar çerçevesinde çalışmak zorundadır.Bankacılığın temel fonksiyonu da söz konusu fon tahsisini yaparken maruz kaldığı riski yönetmektir.Bankacılık ekonomik faktörlerden hızlı ve yoğun bir şekilde etkilenen ve etkilerini ekonominin diğer alanlarına hızla aktaran kırılgan bir sektördür.


Bu açıklamalar ve nedenler çevresinde Bankacılık Kanunu 152.maddesinde:’Bu Kanunun 68, 69 ve 70 inci maddelerine ve bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesine göre, Kurul veya Kurumca alınması istenen önlemleri almayan bankaların bu önlemleri almakla yükümlü olan mensupları, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve bin günden beşbin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar.” düzenlemesi yapılmıştır.


Maddede düzenlenen suçun konusu kanunun düzeltici önlemler(madde 68),iyileştirici önlemler(madde 69) ve kısıtlayıcı önlemler(madde 70) ile bu kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar kanunun 14.maddesine göre,Kurul veya Kurumca alınması isten önlemlerdir.Buradan anlaşılması gereken şey ise Bankacılık Kanunu ile yürürlükten kalkan 4389 sayılı Kanunun 14.madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği hususudur.Buradaki maksat ise:daha önce başlatılmış işlemlerin cezai yaptırımsız kalmaması için konulmuştur ve bu işlemler bitinceye kadar geçerlidir.[6]


I-ÖNŞARTIN GERÇEKLEŞMESİ


Suçun konusu önlemlerin alınması için bazı ‘ön koşulların’ oluşması gerekmektedir.Bu ön koşullar kanunun ‘önlem alınması gerektiren haller’ başlığı altında 67.maddede ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.[7]Kanunun 67.maddesinde belirtilen önşartlardan biri gerçekleşmeden düzeltici,iyileştirici yada kısıtlayıcı önlemlerin gerçekleşmesi istenilemeyecektir.


II-DÜZELTİCİ ÖNLEMLER


Kanunun 68.maddesinde düzeltici önlemler ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.[8]



III-İYİLEŞTİRİCİ ÖNLEMLER


Kanunun 69.maddesinde iyileştirici önlemler ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.[9]



III-KISITLAYICI ÖNLEMLER


Kanunun 70.maddesinde kısıtlayıcı önlemleri düzenlemiştir.[10]


4-YETKİLİ MERCİLER İLE DENETİM GÖREVLİLERİNCE İSTENEN BİLGİ VE BELGELERİ VERMEMEK VE GÖREVLERİNİ YAPMALARINI ENGELLEMEK.(MADDE 153)


Yetkili merciler ile denetim görevlilerince istenen bilgi ve belgeleri vermemek ve görevlerini yapmalarını engellemek başlığı altında düzenlenen maddede iki ayrı suça yer verilmiştir.


I-YETKİLİ MERCİLER İLE DENETİM GÖREVLİLERİNCE İSTENEN BİLGİ VE BELGELERİ VERMEMEK


Bu kanunla yetkilendirilen mercilerin ve denetim görevlilerinin istedikleri bilgi ve belgeler ile bu Kanun kapsamındaki kuruluşların,konsolide finansal tabloların hazırlanmasını teminen 38.madde kapsamında istedikleri bilgi ve belgeleri vermemek kısaca adlandıracak olursak bilgi ve belge vermemek suçudur.Bu suçun konusu yetkili merciler ile denetim görevlilerinin istedikleri ve kanun kapsamındaki kuruluşların konsolide finansal tabloların hazırlanmasını teminen 38.madde kapsamında istedikleri bilgi ve belgelerdir.5465 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 41.madde kapsamındaki bilgi ve belgeler bu suçun konusu dışındadır.


Bu maddede düzenlenen belge kapsamına mikrofilm,mikrofiş şeklinde veya elektronik,manyetik veya benzeri ortamlardaki kayıtlar da girer.


Bilgi ve belgelerin suçun konusunda bulunması gereken unsurlar bunları isteyenlerin;yetkili merci veya denetim görevlisi olması,istemin yasal yetki ve görev sınırları içinde ve usulüne uygun olması,bilgiyi verecek olanın bu konuda yetki ve görevi olması koşulların birlikte bulunması gerekir.


Bu suç herkes tarafından işlenebilen bir suç değildir.Suçun faili,bu kanun hükümlerine uygun olarak istenen bilgi ve belgeleri vermek yükümlülüğü gerçek kişiler ile tüzel kişilerdir.


II-DENETİM GÖREVLİLERİNİN GÖREVLERİNİ YAPMALARINI ENGELLEMEK


Bu kanunla yetkilendirilen denetim görevlilerinin görevlerini yapmalarına engel olma kısaca denetim görevlilerini engel olma suçudur.


Suçun konusunu oluşturacak denetimi yapacak olan kişilerin;denetim görevlisi olması veya denetim yapmakla görevlendirilmiş olması,denetim görevli sırasında olması,görevi sırasında olması gerekir.

Burada belirtilen suçun faili bir önceki maddede belirtilen suçun failinden farklı olarak herkes tarafından işlenebilecek bir suç olması sebebiyle herkes bu suçun faili olabilir.[11]



5-BELGELERİN SAKLANMASI YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DAVRANMAK(MADDE 154)


Kanunun amacı yönünden bakıldığında,belge ve yazışmaları saklamama suçu finansal piyasalarda güven ve tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına hizmet etmektedir.Banka denetimi belgeler üzerinde yapılacağından,belgelerin saklanmasına ilişkin yükümlülük önemli işleve sahiptir.[12]Bu suç düzenlemesi denetimin yapılmasını sağlamak ve kolaylaştırmak yönü dışında bankayla ilişki içerisine girenler açısında bir güvence sağlamaktadır.[13]


Banka ile kişiler arasında yapılan işlemlerde doğacak bir uyuşmazlık durumunda belgeler ve yazılar ispat aracı olacaktır.Kişilerin belgeleri 10 yıl gibi uzun süre saklamaları kolay kolay mümkün olmadığından bu yükümlülük bankalara getirilmiştir.Bankalar bu iş için personel çalıştırmak,arşivlik bina temin etme,elektronik ortamda saklama için büyük paralar gerektiren yatırımlar yapmak,sistem kurmak gibi işlemler yapmak zorundadır.


Bu maddede belirtilen suçun konusu bankaların aldıkları yazılar,bankaların faaliyetleriyle ilgili belgeler ve bankaların yazdıkları yazılar bu kapsamdaki belge ve yazışmalardır.[14]


Belgelerin saklanması yükümlülüğüne aykırı davranmak suçu özgü suç olduğundan banka görevlileri dışındaki kişiler bu suçun faili olamaz.


Saklanmadan doğan sorumluluk sadece bu iş için görevlendirilenlere değil aynı zamanda yönetim kurulu üyelerine veya bu konudan sorumlu diğer yönetimde görevli ve yetkili kimselere aittir.Bu kişiler memur ve müstahdemlere kusuru yükleyerek bu sorumluluktan kurtulamazlar(T.T.K. madde67/2)


Bu suçun manevi unsuru kasıttır.İhmali hareketlerle işlenebilmesine karşın yasada taksire ilişkin bir ifade yer almadığından taksirle işlenemez.


Bu maddede belirtilen ceza;”… bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş yüz günden bin beş yüz güne kadar adli para cezası” dır


6-GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMAK(MADDE 155)


Bu suç içeriği itibariyle belgede sahtecilik suçudur.Başlıkta yer alan beyanda bulunma ifadesinden sözlü olarak yapılan açıklamalar anlaşılıyorsa da madde içeriğinden beyanın belge üzerinde yapılması zorunluluğu bulunduğundan başlık içeriği tam olarak yansıtamamaktadır.[15]

Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçu içerisinde suçun birinin gerçekleşmesinden sonra diğerinin gerçekleşebildiği iki ayrı suçtan oluşur.İlk suç sahte belge imzalamaktır.İkinci suç ise sahte belgeyi kanunda öngörülen koşullar altında belli yerlere vermek yada yaymaktır.Birinci suç gerçekleşmeden ikinci suçun gerçekleşmesi mümkün değildir.


Suçun gerçekleşmesinde izlediği süreç özel belgede sahtecilik suçunun düzenleme ve kullanma aşamalarına benzemektedir.Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçu ile özel belgede sahtecilik suçlarının ayrıldığı yönler ise gerçeğe aykırı beyanda bulunmada;kullanma suç olarak düzenlenmemiştir,imzalama başlı başına suç değildir,kullanma koşuluna bağlıdır.


Bu maddede belirtilen suçun konusu belgedir.Buna göre suçun “kanun kapsamındaki kuruluşların,bu kanunda gösterilen merciler ile denetim görevlilerine ve mahkemelere verilmiş veya yayınlanmış gerçeğe aykırı belge” dir.


Sahte belge imzalama suçunun faili;bu kanun kapsamındaki kuruluşların,yetkili mercilere, denetim görevlilerine ve mahkemelere verilen veya yayımlanan belgeler ve bu belgelere dayanak olan gerçeğe aykırı her türlü belgeleri ‘imzalayan’ kişi yada kişilerdir.[16]


Sahte belgeyi kullanma suçunun faili ise kanun kapsamındaki kuruluşların,gerçeğe aykırı beyanlar içeren imzalanmış belgeyi;kanunda gösterilen merciler ile denetim görevlilerine ve mahkemelere veren veya yayımlayandır.

Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun manevi unsuru kasıttır ve genel kasıt yeterlidir.Taksirle işlenmesi mümkün değildir,failin hareketi taksirli ise suç oluşmaz.Amaç ve saikin önemi yoktur.


Bu madde kapsamındaki ceza”… bir yıldan üç yıla kadar hapis ve binbeşyüz günden az olmamak üzere adli para cezası …” olarak düzenlenmiştir.


7-İŞLEMLERİN KAYIT DIŞI BIRAKILMASI VE GERÇEĞE AYKIRI MUHASEBELEŞTİRME.(MADDE 156)


Bankaların Yönetim kurulu ve hissedarlarının doğru kararlar alabilmeleri ile yatırımcıların ve diğer ilgili tarafların bankalar hakkında doğru değerlendirmeler yapabilmeleri,sağlıklı bir muhasebe sisteminin kurulmasına bağlıdır.


İyi işlemeyen bir muhasebe sistemi,suiistimallerin ve başarısızlıkların gizlenmesine zemin yaratmakta,gizlenen hususların denetim yoluyla tespiti ise güçleşmekte ve zaman almaktadır.Muhasebe sitemindeki suiistimallerin çok sayıda kimsenin ve mali sistemin zarara uğramasına neden olacağından uluslar arası alanda muhasebe sistemlerinin işleyişine ilişkin standartlar getirilmekte ve bu alandaki kurallar sürekli olarak gelişmektedir.Ayrıca bankacılık düzenini oluşturan ve denetleyen kurumun yapacağı işlerinin etkinliği,verimliliği ve sıhhati bu muhasebe sisteminin doğru bir şekilde işlemesiyle doğrudan bağlantılıdır.İşte muhasebe sisteminin taşıdığı önem nedeniyle ceza yaptırımı ile koruma altına alınmıştır.


Maddede ifade edilmek istenen;öncelikle gerçekleştirilen bir işlemin,daha sonra da bu işleminde bir defter v.s.,yere kayıt edilme zorunluluğu olduğu,işlemin gerçekleştiğini bildiği halde bu işlemi ilgili defter v.s. kaydetmeyerek imzalama eylemi cezalandırılmaktadır.Ancak maddenin kaleme alınış şekli düzenleme amacını yansıtmamaktadır.


Mantık kurallarına aykırı bu yazım sebebiyle daha önce suç sayılan işlemlerin kayıt dışı bırakılması bu madde açısından suç olmaktan çıkmıştır.


Bu maddede belirtilen suçun konusu belgedir.İmzalanmayan yada imzalanabilir olmayan belgeler bu suçun konusunu oluşturmaz.İmza türü ise belgenin niteliğine göre değişebilir.Mesela dijital ortamda verilen elektronik imza da geçerli bir imza olduğundan suçun konusunu oluşturabilir.Maddede belirtilen belge ise aslı belge ile asıl belgeye dayanak olan belge olarak ikiye ayrılmıştır.


Suçun failini ise asıl belge ile dayanak belge açısından değerlendirmek gerekir.Asıl belge açısından suçun faili özgü suç olduğundan ancak belgeleri imzalamaya yetkili olanlar tarafından bu suç işlenebilir.Dayanak belge bakımında ise suç özgü suç olmadığından herkes suçun faili olabilir.


Bu suçun manevi unsuru kasıttır.Genel kasıt bu suç için yeterlidir,taksirle işlenmesi ise mümkün değildir.Amaç ve saikin bu suç yönünden de önemi yoktur.


Bu suçun cezası ise :’ bir yıldan üç yıla kadar hapis ve binbeşyüz günden az olmamak üzere adli para cezası ‘ olarak düzenlenmiştir.

8-SİSTEMİ ENGELLEME,BOZMA,VERİLERİ YOK ETME VEYA DEĞİŞTİRME(MADDE 157)

Bu suç hukuk sistemimize T.C.K.’da 1991 yılında yapılan değişiklikle girmiştir.Bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucunda ortaya çıkan değerlerin korunması amacının ortaya çıkardığı yeni bir suç türüdür.Bankacılık Kanununda yer alan düzenleme yeni bir suç düzenlemesi olmayıp T.C.K.’da aynı adla anılan suça bir yollama niteliğindedir.[17]


Gün geçtikçe bankacılık sisteminin fiziksel ortamlardan elektronik ve manyetik alana kayması,bir çok işlemin bu yolla yapılması,ve kayıtların tutulması v.s. nedenler yönünden bilişim sistemlerinin ve içindeki verilerin korunması son derece önemli hale gelmiştir.


Sistemi engelleme,bozma,verileri yok etme ve değiştirme suçunun iki konusu vardır.Bunlar;’bilişim sistemi’ ve ‘bilişim sistemindeki veri’dir.


Bilişim sistemi,verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemler olarak tanımlanmıştır.Bilişim sistemi bilgisayar kavramından farklıdır.Bir bilgisayarın içinde birden fazla bilişim sistemi olabileceği gibi birden fazla bilgisayarın ortak olarak kullandığı bilişim sistemi de olabilir.Ayrıca bilişim sistemi kavramı içerisine internet veya intranet olarak adlandırılan iletişim sistemleri de girer.


Veri konusunda çeşitli tanımlar mevcuttur.Bunlardan birkaçı;olgu,kavram veya komutların,iletişim,yorum ve işlem için elverişli biçimli gösterimi;elektronik,optik veya benzeri yollarla üretilen,taşınan veya saklanan kayıtlar v.s. şeklinde belirilebilir.Ancak kanun suçun konusu olarak herhangi bir veriyi değil bilişim sistemindeki veri’yi belirtmiştir.Bilişim sistemi dışında yer alan örneğin,veri depolamasında kullanılan disket,CD,taşınabilir bellek bu suçun konusunu oluşturmayacaktır.


Bu suç özgü suç olmadığından herkes bu suçun faili olabilecektir.Banka ve kredi kuruluşlarının bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan ya da bilişim sistemindeki verileri bozan,yok eden,değiştiren veya erişilmez kılan ,sisteme veri yerleştiren,var olan verileri başka bir yere gönderen kişi suçun failidir.


Suçun manevi unsuru kasıttır.Suçun manevi unsurunun oluşması için genel kasıt yeterlidir.Bu suçun taksirle işlenmesi ise mümkün değildir.Suçun nitelikli hali dördüncü fıkrada düzenlenmiş ve özel kast aranmıştır.Buna göre birinci ve ikinci fıkradaki eylemler kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlaması amacıyla yapılması halinde özel kast vardır.


Suçun cezası T.C.K.244.maddede; “…, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası” dır şeklinde düzenlenmiştir..Ancak nitelikli hallerde ceza arttırılabilecektir.


9-İTİBARIN ZEDELENMESİ(MADDE 74,158)


İtibarın zedelenmesi suçunun düzenlenmesinin amacı bankalara olan güvenin sarsılmamasıdır.Güven bankaların varlık nedenidir.Hatta uygulamada bankalar güven kurumu olarak nitelendirilmişlerdir.İşte bu düzenlemenin amacı bankaların varlık nedenine yönelik eylemlerin engellenmesidir.


Bankanın güvenine karşı yapılacak eylemin gerçek dışı olması zorunluluğu yoktur.Aksi durumda bir bankanın bünyesinde olabilecek küçük bir sorunun basın yayın yoluyla kamuoyuna duyurulmasıyla doğacak panik havasının bankanın iflas etme noktasına götürmesi yanında tüm bankacılık sistemini etkileyecek zincirleme sonuçlar yada başka bankalar lehine haksız rekabet ortamı doğabilecektir.


Düzeni koruma amacıyla yola çıkılmasına karşın yapılan düzenlemede suçun konusunun belirsizliği uygulamada sorunlara yol açabileceği gibi,maddi unsurlara ilişkin olarak getirilen değişiklikler suçun kapsamını sadece basın yayın yoluyla yapılan eylemlerle sınırlamıştır.


Bu suçun üç tane konusu vardır.Bunlar,bir bankanın ‘itibarı’,’şöhreti’ ve ‘serveti’ dir.


İtibarın tanımı,B.D.D.K.’nın bir kararında,kişilerin;ahlaklı ve erdem sahibi olması,şaibeli işlere karışmamış olması,yükümlülüklerini yerine getirmede ahlaki zafiyet göstermemiş olması,muteber bir geçmişe sahip olması,gibi kriterler bir insanın,grubun veya kurumun sosyal statüsü dolayısıyla gördüğü saygının yanında sahip olduğu güç olarak tanımlanmıştır.[18]


Şöhret ise,herkesçe bilinme,tanıma durumu,ün,ad verme,ad,san,ün,bir kimsenin herkesçe bilinen ismi,mahlası veya lakabı olarak tanımlanabilir.


Servet ise,varlık,zenginlik,mal mülk,mal çokluğu anlamlarına gelmektedir.


Bu suç özgü suç olmadığından suçun faili herkes olabilir.5187 sayılı Basın Kanunda belirtilen araçlarla ya da radyo,televizyon,video,internet,kablolu yayın veya elektronik bilgi iletişim araçları ve benzeri yayın araçlarından biri vasıtasıyla;bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine yada servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olan yada bu yolla asılsın haber yayan kişi yada kişiler bu suçun failidir.


İtibarın zedelenmesi suçunun manevi unsuru kasıttır ve genel kasıt yeterlidir.Maddenin yollama yaptığı 74.maddede geçen ’kasten’ ibaresi gereksizdir.Taksirle işlenmesi mümkün değildir,amaç ve saikin önemi yoktur.Failde bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olmak veya bu yolla asılsın haber yayma iradesinin varlığı kast unsurunu oluşturur.


İtibarın zedelenmesi suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve bin günden ikibin güne kadar adli para cezasıdır.Eylem sonucunda zarar doğmuşsa altı da bir oranında ceza arttırılır.


10-SIRLARIN AÇIKLANMASI(MADDE 73,159)


Ahlaki,hukuki ve ekonomik v.b. nedenlerle sır koruma altına alınmıştır.Sırların korunmasının hukuki dayanağını,Anayasanın 17.madde birinci fıkrası[19],20.maddesinin birinci fıkrası[20] ve 26..madde ikinci fıkrasından[21] alır.


Sırrın açıklanması suçu Bankacılık Kanunu 159.maddesinde ve bu madde yollaması ile 73.maddede üç ayrı suç olarak düzenlenmiştir.


Birincisi 73.madde birinci fıkrada düzenlenen, Kurul başkan ve üyeleri ile Kurum personeli, Fon Kurulu başkan ve üyeleri ile Fon personeli görevleri sırasında öğrendikleri bankalara ve bunların bağlı ortaklık, iştirak, birlikte kontrol edilen ortaklıkları ve müşterilerine ait sırları bu Kanuna ve özel kanunlarına göre yetkili olanlardan başkasına açıklama suçu.


İkincisi 73.madde üçüncü fıkrada düzenlenen, Sıfat ve görevleri dolayısıyla bankalara veya müşterilerine ait sırları öğrenenler, söz konusu sırları bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklama suçu.


Sonuncusu,159.madde birinci fıkra son cümlesinde düzenlenen üçüncü kişilerce işlenen sırları açıklama suçudur.


Suçun konusu,bankalar ve bunların ortaklık,iştirak,birlikte kontrol edilen ortaklıkları ve müşterilerine ait sırlardır.Sır,başkaları tarafından bilinmemesinde kişinin onuru bakımından gereklilik ve çıkarı bulunan belirli kişilerin bildiği her türlü bilgidir.Ticari sır,Banka sırrı ve müşteki sırrı hakkında kanun tasarısı’nın 3.maddesinde müşteri sırrı ve banka sırrı’nın tanımı yapılmıştır.


Kurum tarafından işlenen sırrın açıklanması suçunun konusu bankalara ve bunların bağlı ortaklıkları,iştirak,birlikte kontrol edilen ortaklıkları ve müşterilerine ait sırlardır.Maddenin yazılımından anlaşılan müşteri kavramının sadece banka müşterisini ifade etmediğidir.Banka müşterisinin yanı sıra bankların bağlı ortaklık,iştirak,birlikte kontrol edilen ortaklıklarına ait müşterilerde dahildir.


Banka tarafından işlenen sırrın açıklanması suçunun konusu banka ve müşteri sırrı oluşturmaktadır.


Kurum tarafından işlenen sırrın açıklanması suçunun faili Bankacılık Kanunu 73.madde birinci fıkrasına göre görevleri sırasında öğrendikleri bankalara ve bunların bağlı ortaklık,iştirak,birlikte kontrol edilen ortaklıkları ve müşterilerine ait sırları görevden ayrıldıktan sonra da kanunen yetkili olanlardan başkasına açıklayan veya kendilerinin veya başkalarının yararlarına kullanılan Kurul başkan ve üyeleri,kurum personeli,fon kurulu başkan ve üyeleri,fon personeli,kurumun dışarıdan destek hizmeti aldığı kişi ve kuruluşlar ile bunların çalışanıdır.


Banka tarafından işlenen sırrın açıklanması suçunun failleri sıfat ve görevleri dolayısıyla öğrendikleri bankalar veya müşterilerine ait sırları,görevden ayrıldıktan sonra da kanuni yetkili olanlardan başkasına açıklayan;bankaların ortakları,yönetim kurulu üyeleri,mensupları,bunlar adına hareket eden kişiler,bankaların destek aldığı kuruluş ve çalışanlarıdır.


Üçüncü kişilerce işlenen sırları açıklama suçunun failleri üçüncü kişilerdir.


Sırların saklanması yükümlülüğüne uymama suçu kasıtlı suçlardandır.Suçun manevi unsurunu birinci ve ikinci fıkra yönünden ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.


Suçun temel şeklini düzenleyen birinci fıkra için genel kast yeterlidir.Sıra sahibine zarar verme gibi özel kast aranmaz.


Suçun nitelikli hali ikinci fıkrada manevi unsur yönünden özel kast gerektirir şeklinde düzenlenmiştir.Buna göre sırları kendileri yada başkaları için yarar sağlamak amacıyla açıklamalıdır.

Sırların açıklanması suçunun cezası;bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adli para cezası,nitelikli halinde ise ceza miktarını 1/6 oranında arttırılarak verilecektir.

11-ZİMMET


4389 sayılı kanundan önce kamu bankaları yönünden 765 sayılı T.C.K.’nın 202.maddesi kapsamında zimmet suçu uygulama alanı bulmaktaydı.4389 sayılı kanunun 22.madde üçüncü fıkrasıyla birlikte kamu bankası özel banka ayrımı yapılmaksızın bütün bankalar yönünden zimmet suçu geçerli hale gelmiştir.4389 sayılı kanunun 22.maddesine 5020 sayılı bankalar kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun’nun 25.maddesiyle zimmet suçuna ilişkin özel hükümler içeren (4) numaralı fıkra eklenmiştir.1.11.2005 tarihinden itibaren 5411 sayılı kanunun zimmete ilişkin hükümleri uygulanacaktır.


Zimmet suçunun tam olarak anlaşılabilmesi ve 4389 sayılı kanun öncesi işlenen suçlara T.C.K. hükümlerinin uygulanıyor olması nedeniyle T.C.K.’da düzenlenen zimmet suçunun da inceleme kapsamına alınması zorunluluğu vardır.


765 sayılı T.C.K. gerekçesinde zimmet suçunun,kişilerin devlete karşı olan güven duygusu ve memuriyet görevini korumak amacıyla düzenlendiği belirtilmiş ve bu gerekçeye uygun şekilde ’Devlet idaresi aleyhinde işlenen cürümler’ içerisinde düzenlenmiştir.Yürürlükteki T.C.K. gerekçesinde ise kamu görevlisinin görevi dolayısıyla zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malları görevinin gerektirdiği şekilde tasarrufta bulunmasını sağlamaya yönelik olduğu ifade edilmiş ve ‘Kamu İdaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı suçlar’ bölümünde düzenlenmiştir.


4389 sayılı kanunun zimmet için madde gerekçesinmde:’Kamudan fon toplamak ve bu fonları kendileri veya kamu adına kullanmak suretiyle faaliyette bulunan bankaların mensuplarının,görevleri dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veya muhafazaları,denetimleri ve sorumlulukları altında bulunan kuruluşa ait varlıkları istismar etmelerinin önlemesini temin’ denilmektedir.


Madde gerekçelerinde belirtildiği üzere T.C.K.’da ve Bankacılık Kanunda düzenlenen zimmet suçunda maddi unsurlar aynı olmakla birlikte korunan hukuki değerler birbirinden farklıdır.T.C.K.’daki zimmet suçu kamu idaresine ve görevlilerine yönelik güvenin korunması,Bankacılık Kanunundakinde ise mülkiyet,malvarlığı hakkının korunması söz konusudur.


T.C.K. 202. maddesine göre suçun konusu;görevi sebebiyle kendisine tevdi olunan veya muhafaza,denetim ve sorumluluğu altında bulunan para,para yerine geçen evrak veya senetler ile diğer mallardır.


765 sayılı T.C.K.’da zimmet suçunun faili memurdur.Dolayısıyla bu suç bankacılık alanında sadece KİT niteliğindeki kamu bankaları için uygulanmıştır.Görevi sebebiyle kendisine tevdi olunan veya muhafaza,denetim veya sorumluluğu altında bulunan para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malları zimmetine geçiren kamu bankası görevlisi suçun failidir.Özgü suçtur.Banka görevlisi dışındakiler suçun faili olamazlar ancak iştirak hükümlerine göre cezalandırılabilirler.


Zimmet suçunun manevi unsuru kasıttır,genel kast yeterlidir.Taksirle işlenemeyeceğinden tevdi olunan veya zilyetliğinde bulunan para,evrak veya malın memurun taksiriyle azalması veya kayba uğraması zimmet teşkil etmez.


Bu suçtaki kast,failin görevi nedeniyle zilyetliğine veya koruma ve gözetimine bırakılan bankaya ait olduğunu bildiği para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malları görevinin gerektirdiği yükümlülüğe aykırı şekilde kendisinin yada başkasının zimmetine geçirmek istemesidir.


Zimmet suçuna ilişkin cezai yaptırım;birinci fıkrada 6 yıldan 12 yıla kadar hapis ve adli para cezası,ikinci fıkrada düzenlen ihtilasen zimmet suçu 12 yıldan az olmamak üzere hapis ve bankanın uğradığı zararın üç katından az olmamak üzere hapis ve bankanın uğradığı zararın üç katından az olamamak üzere yirmibin güne kadar adli para cezası,üçüncü fıkrasında on yıldan yirmi yıla kadar hapis ve adli para cezasına ilişkin düzenlemenin Meclis Genel Kurulunda ‘zararın üç katına tekabül edecek tutarda gün’ ibaresinin ‘yirmibin güne kadar adli’ olarak adli para cezası miktarı bankanın uğradığı zararın üç katından az olamayacak şekilde,dördüncü fıkrada soruşturma öncesinde iade ve zararın tamamen tazmini halinde 2/3 oranında indirim,beşinci fıkrada kovuşturma evresinde iade ve tazmin halinde 1/2 oranında hükümden evvel ise 1/3 oranında indirimi,altıncı fıkrada suça konu miktarın azlığı hallerinde cezanın 1/3 den 1/2 ye kadar indirilmesi düzenlenmiştir.

[1] MAHMUTOĞLU,Fatih SELAMİ,Ekonomik Suçlar Bağlamında Kredi Hukukundan Kaynaklanan Suçlar,Ankara 2003,78-79 [2] YİĞİT,UĞUR,Bankacılık suçları,İstanbul 2006,s:233 [3] KAPLAN,İbrahim,Banka Sözleşmeleri Hukuku Cilt I,Dayınlarlı Hukuk yayınları,Ankara 1996,s:277 [4] YİĞİT,a.g.e.,s:240 [5] BATTAL,Ahmet,Bankacılık Kanunu Şerhi,Ankara 2006,s:415 [6] YİĞİT,Uğur,a.g.e.,s:260 [7] Bankacılık Kanunu madde 67: “Konsolide veya konsolide olmayan bazda yapılan denetimler sonucunda bir bankanın; a) Aktiflerinin vade itibarıyla yükümlülüklerini karşılayamama tehlikesiyle karşı karşıya gelmesi ya da likiditeye ilişkin düzenlemelere uymaması, b) Gelir ve giderleri arasındaki ilgi ve dengelerin bozulması nedeniyle karlılığın faaliyetleri emin bir şekilde yürütecek yeterlilikte olmaması, c) Özkaynaklarının sermaye yeterliliğine ilişkin düzenlemelere göre yetersiz olması veya bu durumun gerçekleşmek üzere bulunması, d) Aktif kalitesinin mali bünyeyi zayıflatabilecek şekilde bozulması, e) Bu Kanuna ve ilgili düzenlemelere veya Kurulca alınan kararlara aykırı nitelikte karar, işlem ve uygulamalarının bulunması, f) İç denetim, iç kontrol ve risk yönetim sistemlerini kurmaması veya bu sistemleri etkin ve yeterli bir şekilde işletmemesi veya denetimi engelleyici herhangi bir hususun bulunması, g) Yönetiminin basiretsizliği nedeniyle bu Kanun ve ilgili mevzuat ile tanımlanmış risklerin önemli ölçüde artması veya mali bünyeyi zayıflatabilecek şekilde yoğunlaşması, Hallerinden herhangi birinin tespit edilmesi durumunda, bu Kanunun 68 inci, 69 uncu ve 70 inci maddelerinde öngörülen tedbirler derhal alınır” denilerek 68,69 ve 70.maddede belirtilen tedbirlerin alınması yükümlülüğü bu maddede sayılan durumların gerçekleşmesi ön şartı ile doğacak ve suç oluşacaktır. [8] Madde 68:Kurum, 67 nci maddede düzenlenen; a) (a), (b), (c) ve (d) bentlerindeki hallerden birinin veya birkaçının tespiti halinde, bankanın özkaynağının artırılması veya kar dağıtımının geçici bir süreyle durdurularak ihtiyatlara aktarılması veya ayrılan karşılıkların artırılması, hissedarlara kredi verilmesinin durdurulması veya aktiflerin elden çıkarılması suretiyle likidite temin edilmesi veya yeni yatırımların sınırlandırılması veya durdurulması, ücret ve diğer ödemelerin sınırlandırılması, uzun vadeli yatırımların durdurulması, b) (e), (f) ve (g) bentlerindeki hallerden birinin veya birkaçının varlığı halinde bu aykırılıkların giderilmesi, kredi politikasının gözden geçirilerek riskli işlemlerin durdurulması, maruz kalınan vade, kur veya faiz riskinin azaltılması için gerekli önlemlerin alınması, Tedbirlerinden bir veya birkaçının ya da tamamının ve Kurumca uygun görülecek diğer tedbirlerin, Kurumun uygun göreceği bir süre ve onaylayacağı bir plan dahilinde alınmasını ve uygulanmasını bankanın yönetim kurulundan ister. [9] Madde 69:Banka tarafından 68 inci maddede yer alan önlemlerin alınmaması veya alınan önlemlere rağmen sorunların giderilememesi ya da bu tedbirlerin alınması durumunda dahi sonuç alınamayacağının Kurumca belirlenmesi halinde Kurul; a) 67 nci maddenin (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde sayılan hallerden herhangi birinin veya birkaçının gerçekleşmesi durumunda, mali bünyenin düzeltilmesi, sermaye yeterliliği veya likidite düzeylerinden birinin ya da her ikisinin yükseltilmesi, uygun bir süre vererek uzun vadeli veya duran varlıkların elden çıkarılması, işletme ve yönetim giderlerinde kısıntıya gidilmesini veya mensuplarına her ne ad altında olursa olsun düzenli olarak ödenenler dışındaki ödemelerin durdurulması, belirli kişi, kurum, risk grubu veya sektörlere nakdi ve gayrinakdi kredi kullandırımının sınırlandırılması veya yasaklanması, b) 67 nci maddenin (e), (f) ve (g) bentleri ile ilgili olarak aykırılıkların giderilmesi, karar, işlem ve uygulamalarda yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu bulunması halinde genel kurulun en kısa sürede olağanüstü toplantıya çağrılarak yönetim kurulu üyelerinden bir veya birkaçının veya tamamının değiştirilmesi veya üye sayısını artırarak üye atanması veya karar ve işlemlerde sorumluluğu bulunan mensuplarının görevden alınması, (g) bendi ile ilgili olarak maruz kalınan risklerin azaltılması için kısa, orta ve uzun vadeli olmak üzere Kurulca uygun görülecek bir plan oluşturulması ve yönetim kurulu üyeleri ile nitelikli paya sahip ortaklarından, bu planın yazılı olarak taahhüt edilmesi ve belirlediği dönemler itibarıyla uygulama sonuçlarının gönderilmesi, de dahil olmak üzere, uygun göreceği her türlü tedbirin alınmasını ve ivedilikle uygulanmasını banka yönetim kurulundan ister. [10] Madde 70: Banka tarafından 68 inci ve/veya 69 uncu maddelerde yer alan önlemlerin alınmaması veya alınan önlemlere rağmen sorunların giderilememesi ya da bu tedbirlerin alınması durumunda dahi sonuç alınamayacağının belirlenmesi halinde Kurul bankadan; a) Faaliyetlerini, faaliyet türleri itibarıyla tüm teşkilatını veya gerekli görülecek yurt içi veya yurt dışı şubelerini veya muhabirlerle ilişkilerini kapsayacak şekilde kısıtlaması veya geçici olarak durdurulması, b) Kaynakların toplanması ve kullandırılmasına ilişkin olarak faiz oranı ve vade kısıtlamaları da dahil olmak üzere, her türlü sınırlama ve kısıtlama getirmesi, c) Yönetim kurulu da dahil olmak üzere genel müdür, genel müdür yardımcıları, ilgili birim ve şube yöneticilerinin bir kısmını veya tamamını görevden alması, görevden alınan kişilerin yerine atanacak veya seçilecek kişiler için Kurumdan onay alınması, d) Sigortaya tabi mevduat veya katılım fonu tutarını aşmamak ve yeterli teminatı hakim ortakların hisse senetlerinden veya diğer malvarlıklarından karşılanmak üzere uzun vadeli kredi sağlaması, e) Zarar doğurduğu tespit edilen faaliyetlerinin sınırlandırılması veya durdurulması, verimi düşük veya verimsiz varlıklarının elden çıkarılması, [11] SÖZÜER,Adem,Yeni Bankacılık Kanununda Suçlar ve Yaptırımlar,Hukuki Perspektif Dergisi,Sayı:05 Aralık 2005,s:172 [12] YİĞİT,a.g.e.,s:319 [13]BATTAL,a.g.e,,s:319 [14] SÖZÜER,a.g.e,m.:173 [15] SÖZÜER,a.g.e.m.:173 [16] PARLAR/Ali ,HATİPOĞLU/Muzaffer ,Ekonomik ve Ticari Suçlar,s:604 [17] YİĞİT,a.g.e.,s:377 [18] SEYYAR ,Ali,Davranış Bilimleri Terimler,İstanbul 2004,s:621 [19] Madde 17/1- Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. [20] Madde 20/1 - Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Mülga cümle: 03/10/2001 - 4709 S.K./5. md.)(*) [21] Madde 26/1-2 - Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak yada vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.(*)

788 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

SÖZLEŞMEDEN DOĞAN SORUMLULUK

GİRİŞ 1-)GENEL OLARAK SORUMLULUK, BORÇ VE SÖZLEŞME TERMİNOLOJİSİ I - SORUMLULUK Sorumluluk Türkçe sözlük anlamı ile ‘Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın s

bottom of page